KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ. TÜM DOKTORLAR FANLARINI SİTEMİZE BEKLİYORUZ.SİTEMİZDEN YARARLANMAK İÇİN LÜTFEN ÜYE OLUNUZ. |
|
| Atatürk'ün Anıları | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Atatürk'ün Anıları Cuma Şub. 06, 2009 12:57 pm | |
| Gaziyi Görmeye Gelen Ana
Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu. - Merhaba nine Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; - Merhaba dedi. - Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duralayıp, - Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi. - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı. - Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim. - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? - Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. - Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti. - Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek, - Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor. Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı; - Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun." | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Şub. 06, 2009 3:03 pm | |
| Sakal Üzerine...
Atatürk Amasya ziyaretinde.Vali konağında yörenin ileri gelenleri ile sohbette. Bir ara tam karşısında oturan birine takılır gözleri. Yaşı ellinin üzerinde bu adam beline kadar inen sakalıyla Atatürk'ün dikkatini çeker. Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar; - Kimdir bu? Vali yanıt verir; - Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır. Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve; - Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan der ve eliyle de boyunaltı hizasını gösterir. Şıh; - Emrin olur Paşam diyerek yerine çekilir. Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Vali'yi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır. Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra Nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış... Şıh gelir, Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka bir görünüme bürünülmüştür. Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar; - Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp; - Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim der. Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp Nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler. Yazıda şöyle yazmaktadır; - İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Şub. 06, 2009 6:18 pm | |
| GERÇEK BİR HİKAYEDİR (Sunay AKIN dan alıntıdır)
1900'lü yılların başında Avrupanın güçlü devletlerinden olan fransa o
dönemin diğer devletlerine haber göndererek yeni bir savaş makinası
bulduklarını ve bu makina ile gösteri yapılacağını diğer devletlerin bu
davete yetkili 2 askeri üye ile katılabileceklerini bildirirler.Gösteri günü
ortalık mahşer yeri gibi kalabalıktır.Osmanlıdan gösteriyi izlemeye gelen
sadrazam ...........paşa(ismini tam hatırlayamıyorum) ve yanında genç bir
subay vardır.Gösteri başlar herkezin şaşkın bakışları altında hava yükselen
bir makina havada sortiler yapmakta belirlenmiş hedeflere ateş
etmektedir evet bu ilk savaş uçağıdır.Derken uçak yere iner,pilot kendisi
ile havalanacak bir gönüllü ister,tabi herkez korku içinde kimse cesaret
edemez ve Osm.paşasının yanındaki genç subay bir Türk cesurluğuyla
hemen öne çıkar -ben gönüllüyüm der.pilot genç Türk subayını giydirir ve
uçağa götürür,tam bineceklerken Osm.paşası genç subayı kolundan tutar ve
--sen in ,der.Subay nedenini sorunca-- içimde kötü birhis var der.bunun
üzerine uçağa başkaı biner uçak havalanır ve yere çakılır.
Evet ogün o Osm.paşası o genç subayın kolundan çekipte uçaktan
indirmeseydi bugün ÇAĞDAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU MUSTAFA
KEMAL ATATÜRK OLMAYACAKTI.Genç subay O idi. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları C.tesi Şub. 07, 2009 9:02 pm | |
| İZMİR SUİKASTI
İzmir'de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı: - "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum: - Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin, öyle mi? - Evet, dedi. Ben yine sordum: - Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin? - Fena bir adammış o. Memlekete çok fenalık yapmış. Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi. - Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun? - Hayır. - O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin? - Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi. Biz de öldürecektik. O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım: - Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim.
Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları C.tesi Şub. 07, 2009 9:03 pm | |
| MUTSUZ LİDER
Bir akşam sofrasının hararetli bir döneminde Mustafa Kemal, kişisel özgürlüğünün birçok bölümlerinden yoksun bırakılması acısını hüzün dolu sözlerle şöyle anlattı:
- "Şimdi siz buradan ayrılır, istediğiniz yerde gezer dolaşırsınız. Benim gözümde bunun ne büyük mutluluk olduğunu bilemezsiniz. Halime bakın, sahip olduğunuz bu özgürlükten yoksunum, cumhurbaşkanıyım ama köşeye atılmış ve özgürlüğü sınırlı bir insanım. Bütün eğlencem, akşamları soframa topladığım arkadaşlara ayrılmıştır. Haydi şimdi buradan ayrılıp bol bol dolaşın, istediğiniz yerlere girip çıkın, arzu ettiğiniz gibi eğlenin. Ben de bunun hayaliyle avunurum." dedi.
O akşam hepimiz masadan erken ayrıldık. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:28 pm | |
| Atanın Cevap Veremediği Tek İnsan..?
Tarihimiz sayısız savaşlarla doludur. Biz bu savaşlardan baş kaldırıp ne memleketi imar edebilmiş, ne de kendimiz refaha kavuşmuşuzdur. Bunun sebebi, bizim suçumuz olduğu kadar düşmanlarımızın da suçudur. Çünkü başta Ruslar olmak üzere düşmanlarımız hep şöyle düşünürlerdi: -Türklere rahat vermemeli ki, başka sahalarda ilerleyemesinler... Bunun için de sık sık başımıza belalar çıkarırlar, savaşlar açarlar, Balkan milletlerini “İstiklal” diye kışkırtırlardı. Biz böyle durmadan savaşırken de o zamanlar askere alınmayan gayri müslimler zenginleşirlerdi. Onların neden zengin, bizim neden fakir kaldığımızı bir köylü, Atatürk’e verdiği kısa bir cevap ile çok güzel açıklamıştır. Atatürk, Mersin’e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş: -Bu köşk kimin?
-Kirkor’un... -Ya şu koca bina? -Yargo’nun... -Ya şu? -Salomon’un... Atatürk biraz sinirlenerek sormuş: -Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananların arkalarında bir köylünün sesi duyulur: -Biz mi nerede idik? Biz Yemen’de, Tuna Boyları’nda, Balkanlar’da, Arnavutluk Dağlarında, Kafkaslar’da, Çanakkale’de, Sakarya’da savaşıyorduk paşam... Atatürk bu anısını naklederken: -Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur, der dururdu.. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:29 pm | |
| Satın alınamayan adam Atatürk geçen dünya harbi başladığı zaman Türk ordusunda Alman general ve subaylarına mühim mevkiler verilmesinin aleyhinde bulunmuştu. Alman mareşali Falkenhayn bu gibileri itirazdan vazgeçirmek için çeşitli çarelere başvuruyordu. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa’nın yedinci ordu kumandanlığına hareket edeceği günün gecesi, İstanbul’da Akaretler'de 74 numaralı eve Alman mareşalinin karargahında memur olan bir Türk kurmay subayı ile genç bir Alman subayı geldiler. Ufak sandıklar içinde bazı şeyler getirdiler. Mustafa Kemal sordu: - Bunlar nedir?
Alman subay cevap verdi.
- İstanbul'dan ayrılıyorsunuz; size Mareşal Falkenhayn bir miktar altın göndermiştir.
- Bu paralar bana yanlış geldi. Ordunun levazım reisliğine gönderilmesi lazımdı.
- Efendim, o da başka...
Mustafa Kemal paranın ne kadar olduğunu anladıktan sonra, Alman subayının önünde, onları teslim aldığına dair senet imzaladı; fakat Alman subayı bunu kabul etmedi. O zaman Mustafa Kemal Türk subayına emretti:
- Bu zabit bilmiyor, senedi alsın. Mareşale versin ve siz de paraları gelip alması için levazım reisliğine haber gönderiniz...
Bir kaç ay sonra Atatürk yedinci ordu kumandanlığını, vekil olarak Ali Rıza Paşa'ya bırakmış, ayrılmıştı; altınları da ona teslim ederek makbuz almıştı. Bu makbuzu iki yaverine verdi ve emretti.
- Mareşal Falkenhayn'e gidiniz; kendisini görünüz; bu makbuzu vererek benim imzamın bulunduğu kağıdı ondan alınız!
Mareşal Falkenhayn yaverine:
- Mustafa Kemal Paşa'ya böyle bir para verdiğimi hatırlamıyorum; bende imzalı senedinin bulunduğunu da bilmiyorum. Bunun için Ali Rıza imzalı kağıdı da kabul edemem! dedi. Mustafa Kemal Paşa şu haberi yolladı;
- Verdiğiniz altınlar olduğu gibi duruyor; onlar için size senet verilmiştir. Sizde böyle bir senedin bulunmayışı altınları yok edemez. Vesikayı kaybetmiş olabilirsiniz; o halde verdiğiniz altınları size iade edeceğiz; aldığınıza dair siz bize makbuz veriniz! Ben altın için memleket menfaatleri hakkında müsamaha gösterecek insanlardan değilim. Paralarınız duruyor, fakat onlardan daha kıymetli olan Mustafa Kemal imzası sizde kalamaz! | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:30 pm | |
| ASKERLE GÜREŞ
Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü. Çağırdı ve güler yüzle sordu: - Sen güreş bilir misin?
Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi. Genç asker her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı.
Ceketini çıkarıp Mehmet'e ense tuttu: - Haydi, bir de benimle güreş!
Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı: - "Atam," dedi. "Senin sırtını yedi düvel yere getiremedi. Bir Mehmet mi bu işi başarır?"
Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:31 pm | |
| KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR
Bir gece beraber oturuyorduk. Yanımızda Siirt milletvekili Mahmut Soydan, şimdiki Macaristan elçimiz Ruşen Eşref Onaydın, bir de Soysallı vardı. Atatürk, ertesi günü Büyük Millet Meclisi'nde okuyacağı söylevi hazırlıyordu. Mahmut'la Ruşen Eşref not tutuyorlardı. Atatürk ara sıra bana da, "Ne dersin?" diye soruyordu. Ben ne diyebilirim? Hiç... Sonra Atatürk bana döndü ve dedi ki:
- Bu memleketin efendisi kimdir?
Düşündüm. Karşılığı o verdi: - Türk köylüsüdür, dedi. Ve devam etti:
- Türk köylüsü "Efendi" yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselmez!... | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:31 pm | |
| GENELGEYLE DEVRİM OLMAZ
1924 yılının ilkbaharıydı. Erzurum ve Pasinler'de depremde birçok köyün evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler'e gelen Atatürk, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı: - Depremden çok zarar gördün mü, baba? diye sordu. Atatürk ihtiyarın şüphesini görünce, tekrar sordu: - Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? İhtiyar, Kürt şivesiyle: - Valle Padişah bilir! dedi Atatürk gülümsedi. Yumuşak bir sesle: - Baba, Padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? Söyle bakalım zararın ne? İhtiyar tekrar etti: - Padişah bilir!...
Bu cevap karşısında kaşları çatılan Atatürk, Kaymakam'a döndü: - Siz daha devrimi yaymamışsınız! dedi Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü bir ağırbaşlılıkla ortaya atılan tahrirat katibi: - Köylere genelge yolladık Paşam, dedi. Atatürk'ün fırtınalı yüzü, daha çok karıştı: - Oğlum, dedi, genelgeyle devrim olamaz!..." | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:32 pm | |
| II. DÜNYA SAVAŞI Hastalığının ilerlemiş zamanında: "Hatta bir gün, bizim önümüzde bazı siyasi sorunlara değinip Romanya' da yapılan hükümet değişmesinden söz ederken, bir patriğin işbaşına gelmiş olmasından hayret duyduğumu söyledim. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı'nın da yaklaşmakta olduğunu anıştırarak dedi ki: - "Bir savaş çıktığı takdirde, kanımca yansız kalmalıyız. O zaman birçok fırtınalar kopacak. Devlet gemisini gayet ustaca yöneterek işin içinden sıyrılmaya çalışılmalıdır." dedi. | |
| | | KumsaL Forumun Vazgeçilmezi
Yaş : 30 Doğum tarihi : 05/09/94 Nerden : hadiSє'мiη γaηıηdaη---єuяσωiSiση 2oo9 мσSćσw İş/Hobiler : düм тєк тєк-dσuвLє LiFє Lakap : hdSвL Mesaj Sayısı : 2475 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Paz Şub. 08, 2009 4:32 pm | |
| ABDÜLHAMİD
1937 yılında idi. Yaz aylarından biri. Doğrudan doğruya kendi kontrolündeki bir gazetede "Makedonya" adlı bir eserim tefrika ediliyordu. Bir akşam üstü Başyaver Celâl (Üner) Bey beni [Sadece Kayıtlı Kullanıcılar Linkleri Görebilir. Linkler sadece üyelere.... Üye ol]]la aradı. Dolmabahçe Sarayı'na davet edildim. Ve Saraya gidince de, hemen hiç bekletilmeden, üst kata çıkarıldım. Bir kapı açıldı, kendimi Büyük Adamın karşısında buldum. Saygılarımı bildirince, belli bir iki nezaket cümlesi ile beni okşadı. Sonra: - Yazını okuyorum, dedi. Hürriyetin ilân edildiği zaman küçük bir çocuk olman lâzım. Fakat kutlarım, o günleri iyi canlandırıyorsun. Yalnız Abdülhamid'i hiç sevmediğin belli.
Biraz durdu. Elindeki bir renkli kalemi, önünde açık duran kalın ciltli bir Fransızca kitaba dikine vurarak düşünür gibi oldu. Ben susuyordum. Bu hal bir iki dakika devam etti. Sonra birdenbire şu sözler çıktı ağzından: - Sevme Abdülhamid'i! Yine de sevme! Fakat sakın anısına hakaret edeyim deme. Senin kuşağın biraz daha ölçülü kararlar vermeye alışmalı. Bak çocuk! Kişisel kanımı kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun durumu kuşkulu ve sınırları yalnız düşmanlarla çevrili bir büyük devlette, Abdülhamid'in yönetimi büyük hoşgörüdür. Hele bu yönetim on dokuzuncu yüzyılın son yıllarında uygulanmış olursa...
Bunun üzerine ayrılmama müsaade buyurmuşlardı. Saygılarımı tekrarlayarak huzurundan uzaklaştım. | |
| | | _almina_ Forumun Bitanesi
Yaş : 32 Doğum tarihi : 09/02/92 Nerden : evden İş/Hobiler : tiyatro gitar ve dans Lakap : porselen bebek Mesaj Sayısı : 814 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 13/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Ptsi Şub. 16, 2009 8:34 pm | |
| YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM
Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı: - İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.
Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti: - Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.
Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım. | |
| | | _almina_ Forumun Bitanesi
Yaş : 32 Doğum tarihi : 09/02/92 Nerden : evden İş/Hobiler : tiyatro gitar ve dans Lakap : porselen bebek Mesaj Sayısı : 814 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 13/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Ptsi Şub. 16, 2009 8:36 pm | |
| BENİM ADIM ATA DEĞİL Atatürk'ün sinirlendiği önemli bir nokta vardı. Gazetelerde, kendisine "Ata" denildiğini okudukça şöyle dedi: — Benim adım Ata değil, Atatürk'tür! Bazı gazeteler neden böyle yazarlar? | |
| | | _almina_ Forumun Bitanesi
Yaş : 32 Doğum tarihi : 09/02/92 Nerden : evden İş/Hobiler : tiyatro gitar ve dans Lakap : porselen bebek Mesaj Sayısı : 814 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 13/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Ptsi Şub. 16, 2009 8:37 pm | |
| GÖMÜLECEĞİ YER Atatürk'ün gömüleceği yer ve toprak: O'nun kabri Ankara'da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Çünkü O' nun en son kuvvetli isteği bir an önce Ankara'ya dönebilmekti. Biri Büyük Millet Meclisi'nden İstasyon'a inen cadde üzerindeki yuvarlak yer, diğeri Çankaya'daki yeni köşkün mermer havuzu. Bu yerler şu nedenle konuşulmuştur: Bir akşam Atatürk'ün etrafında toplananlar arasında, O'nun ölümlü oluşu üzerinde durulmuş ve özellikle kendisi 1926 suikast girişiminden sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti. "Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." dedikten sonra "Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın," demişti. Meclisin altındaki yuvarlak yeri ortaya atan kişiye ise, "iyi ve kalabalık bir yer, fakat ben böyle bir arzumu milletime vasiyet edemem". Ancak, gene o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum. Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak. Recep Peker, hararetle bu fikrin sembolik savunmasını yapmıştı.
Atatürk, böyle bir fikrin uygulanmasından ancak, ölümlü vücudu için hoşlanacağını ve gurur duyacağını anlatırken bana bakarak: "Bunu unutma!" demişti. | |
| | | össlleemmm Muhabir
Yaş : 30 Doğum tarihi : 16/11/94 Nerden : Antalya İş/Hobiler : (MEL & BEK) KUTSİ,BARIŞ A. ve DOKTORLAR ile İlgili Herşey ve İnternet,Futbol,Karete,Gezmek Lakap : Erkek Fatma:) Mesaj Sayısı : 1053 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 28/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Mart 13, 2009 11:50 pm | |
| YANINA ALDIĞI İLK ER
O,Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu: - Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun? Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı. - Söyle niçin ağlıyorsun? İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti: - Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu: - Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle! Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Burhan Cahit MORKAYA
En son össlleemmm tarafından Cuma Mart 13, 2009 11:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | össlleemmm Muhabir
Yaş : 30 Doğum tarihi : 16/11/94 Nerden : Antalya İş/Hobiler : (MEL & BEK) KUTSİ,BARIŞ A. ve DOKTORLAR ile İlgili Herşey ve İnternet,Futbol,Karete,Gezmek Lakap : Erkek Fatma:) Mesaj Sayısı : 1053 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 28/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Mart 13, 2009 11:51 pm | |
| İNANMAYANLAR DA HAKLIYDILAR
Mustafa Kemal realist bir liderdi. Lekelemelerin politika kadrosunu nasıl daraltacağını ve kendisini bir avuç partizan takımı elinde bırakacağını düşünerek, açıkça bir suç işlemiş olanlar dışında yalnız kişisel değerlere saygı gösterdi. Sicil yoklamalarına rağbet etmedi. Bir gün bana: - Kuva-yı Milliye'ye inanmayanlar da inananlar kadar haklı idiler, demişti.
Falih Rıfkı ATAY ----------------------------- TÜRK ORDULARI BAŞKUMANDANIYIM
Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı. - Binbaşı mısınız? - Hayır. - Albay mı? - Hayır. - Korgeneral mi? - Hayır. - Peki nesiniz? - Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi: - Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!.. | |
| | | össlleemmm Muhabir
Yaş : 30 Doğum tarihi : 16/11/94 Nerden : Antalya İş/Hobiler : (MEL & BEK) KUTSİ,BARIŞ A. ve DOKTORLAR ile İlgili Herşey ve İnternet,Futbol,Karete,Gezmek Lakap : Erkek Fatma:) Mesaj Sayısı : 1053 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 28/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Mart 13, 2009 11:53 pm | |
| MUTSUZ LİDER
Bir akşam sofrasının hararetli bir döneminde Mustafa Kemal, kişisel özgürlüğünün birçok bölümlerinden yoksun bırakılması acısını hüzün dolu sözlerle şöyle anlattı:
- "Şimdi siz buradan ayrılır, istediğiniz yerde gezer dolaşırsınız. Benim gözümde bunun ne büyük mutluluk olduğunu bilemezsiniz. Halime bakın, sahip olduğunuz bu özgürlükten yoksunum, cumhurbaşkanıyım ama köşeye atılmış ve özgürlüğü sınırlı bir insanım. Bütün eğlencem, akşamları soframa topladığım arkadaşlara ayrılmıştır. Haydi şimdi buradan ayrılıp bol bol dolaşın, istediğiniz yerlere girip çıkın, arzu ettiğiniz gibi eğlenin. Ben de bunun hayaliyle avunurum." dedi.
O akşam hepimiz masadan erken ayrıldık. | |
| | | össlleemmm Muhabir
Yaş : 30 Doğum tarihi : 16/11/94 Nerden : Antalya İş/Hobiler : (MEL & BEK) KUTSİ,BARIŞ A. ve DOKTORLAR ile İlgili Herşey ve İnternet,Futbol,Karete,Gezmek Lakap : Erkek Fatma:) Mesaj Sayısı : 1053 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 28/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Mart 13, 2009 11:54 pm | |
| GENELGEYLE DEVRİM OLMAZ
1924 yılının ilkbaharıydı. Erzurum ve Pasinler'de depremde birçok köyün evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler'e gelen Atatürk, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı: - Depremden çok zarar gördün mü, baba? diye sordu. Atatürk ihtiyarın şüphesini görünce, tekrar sordu: - Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? İhtiyar, Kürt şivesiyle: - Valle Padişah bilir! dedi Atatürk gülümsedi. Yumuşak bir sesle: - Baba, Padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? Söyle bakalım zararın ne? İhtiyar tekrar etti: - Padişah bilir!...
Bu cevap karşısında kaşları çatılan Atatürk, Kaymakam'a döndü: - Siz daha devrimi yaymamışsınız! dedi Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü bir ağırbaşlılıkla ortaya atılan tahrirat katibi: - Köylere genelge yolladık Paşam, dedi. Atatürk'ün fırtınalı yüzü, daha çok karıştı: - Oğlum, dedi, genelgeyle devrim olamaz!..."
Ahmet Hidayet Reel | |
| | | össlleemmm Muhabir
Yaş : 30 Doğum tarihi : 16/11/94 Nerden : Antalya İş/Hobiler : (MEL & BEK) KUTSİ,BARIŞ A. ve DOKTORLAR ile İlgili Herşey ve İnternet,Futbol,Karete,Gezmek Lakap : Erkek Fatma:) Mesaj Sayısı : 1053 Ruh haLi : Hangi TakımLısın? : Sitedeki Hayvanın : Fan Clup : Kayıt tarihi : 28/02/09
| Konu: Geri: Atatürk'ün Anıları Cuma Mart 13, 2009 11:55 pm | |
| KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR
Bir gece beraber oturuyorduk. Yanımızda Siirt milletvekili Mahmut Soydan, şimdiki Macaristan elçimiz Ruşen Eşref Onaydın, bir de Soysallı vardı. Atatürk, ertesi günü Büyük Millet Meclisi'nde okuyacağı söylevi hazırlıyordu. Mahmut'la Ruşen Eşref not tutuyorlardı. Atatürk ara sıra bana da, "Ne dersin?" diye soruyordu. Ben ne diyebilirim? Hiç... Sonra Atatürk bana döndü ve dedi ki:
- Bu memleketin efendisi kimdir?
Düşündüm. Karşılığı o verdi: - Türk köylüsüdür, dedi. Ve devam etti:
- Türk köylüsü "Efendi" yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselmez!...
Prof. Mahmut Esat BOZKURT | |
| | | | Atatürk'ün Anıları | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|